İştirak nafakası, velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmasıdır. İştirak nafakası, Türk Medeni Kanununun 182/2 maddesinde çocuklar bakımından ana ve babanın hakları adı altında düzenlenmiştir.
TMK 182/2 “Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.” |
Ana ve babanın bakım borcu ise, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. İştirak nafakası, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, tarafların ihtiyaçları dikkate alınarak belirlenir. Kamu düzenine ilişkin olup, tarafların iradesine bağlı değildir. Bu sebeple taraflar aralarında iştirak nafakası belirlememiş yada talep etmemiş ise de, hakim iştirak nafakasına hükmedebilir.
İştirak nafakasını kimlerin talep edebileceği Türk Medeni Kanunu madde 329’da yer almaktadır. Buna göre iştirak nafakası;
- Küçüğe fiilen bakan ana veya baba
Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçük için gereken hâllerde nafaka davası;
- Çocuğa atanacak kayyım
- Vasi
- Ayırt etme gücüne sahip olan küçük nafaka talebinde bulunabilir.
İştirak nafakasının ne zamana kadar ödeneceği hususu, Türk Medeni Kanunu 328. Maddesinde ifade edilmiştir. ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler. Anne ve babanın çocuğa bakma görevi, çocuğun reşit olması ile birlikte sona erer. Çocuk, reşit olduktan sonra da okumaya devam ediyorsa kendisi dava açarak yardım nafakası talep edebilir.
743 sayılı Medeni Kanun’un yürürlükte olduğu dönemde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.03.1963 tarihli ve 2/99-21 sayılı içtihadındaki; “Babanın sosyal durumu bakımından çocuğun okutulmasının gerekmesi halinde iştirak nafakasının çocuğun erginleşmesinden sonra da (okumaya devamı sebebiyle) ödenmesi, Medeni Kanunun hükümlerindendir. Zira evlilik birliğinin boşanma ile ortadan kalkmış olması, ana ve babanın çocuğa karşı olan borçlarında bir değişiklik meydana getirmez. Diğer deyimle, ana ve babanın beraber yaşaması halinde nasıl her ikisi beraberce çaba göstererek çocuğu sosyal durumlarına göre okutmakla ödevli idiyseler, boşanmadan sonra dahi bu ödevleri sona ermez.” ilkesi, kanun koyucu tarafından TMK’nın m. 328/2. hükmüyle yasal kural hâline getirilmiştir.
Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur. Hâkim istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.
İştirak nafakasının miktarının nasıl belirleneceği ise 4721 sayılı Kanun'un “Nafaka miktarının takdiri” başlıklı 330. maddesinde; “Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur. Nafaka her ay peşin olarak ödenir. Hakim istem halinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir”
Özetle iştirak nafakası; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları göz önünde tutularak, ana babanın mali durumları da gözetilmek suretiyle belirlenir.
İştirak nafakası ve iştirak nafakasının arttırılması için çocuk ergin olana kadar her zaman dava açılabilir. Çocuk ergin olana kadar iştirak nafakası talep edilebilir. Ancak nafaka alacağı, 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
“Nafakaya ilişkin ilamlar, bir borcun veya bir hakkın varlığını belirten ilamlar gibi olmayıp, nafaka alacağı zaman geçtikçe borçlu zimmetinde tahakkuk edeceğinden, takip gününden geriye doğru on yıldan önce işlemiş olan nafaka alacağının zamanaşımına uğradığının kabulü gerekir.” (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi T. 23.09.2019, 2019/9724 E., 2019/13231 K.)
İştirak nafakası davaları bakımından görevli mahkeme; nafaka talebi boşanma davası içinde olsun veya olmasın, Aile Mahkemesidir. Aile mahkemesinin bulunmadığı yerlerde ise bu davalar Aile Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmektedir.
Yetkili mahkeme ise; iştirak nafakası boşanma davası içinde talep edilmişse, bu davanın görüldüğü Aile Mahkemesi’dir. Eğer ki iştirak nafakası boşanma davası içinde talep edilmeyip ayrı bir dava ile talep edilecekse, o halde yetkili mahkeme eşlerden birinin yerleşim yeri ya da müşterek çocuğun bulunduğu yerleşim yeri Aile Mahkemesi’dir
İştirak nafakası, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre belirlenir. İştirak nafakasının belirlenmesinde Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi de önemli rol oynar. Nafaka, tarafların karşılıklı olarak düzenledikleri protokole göre belirlenmiş olsa da, iştirak nafakası indirilebilir yada tamamen kaldırılabilir. Ancak kanunda öngörülen şartlar gerçekleşmeden nafakanın indirilmesinin yada kaldırılmasının istenmesi hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir.
TMK'nın “Durumun değişmesi” başlıklı 331. maddesi; “Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır”.
“Boşanma kararından sonra davacının mal varlığında ve gelirinde bir azalma olmadığı, kendi isteği ile işvereni ile ikale sözleşmesi imzalayarak iş sözleşmesine son verdiği, kendi işini kurduğu, protokol ile belirlenen iştirak nafakasının azaltılması için yasal bir neden bulunmadığı gibi hakkaniyetin de bunu gerektirmediği, başlangıçtaki dengenin gözetilmesi gerektiği sonucuna varılarak, davanın reddine karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçeler ile, iştirak nafakasının azaltılmasına dair karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…”(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 14.11.2019 T., 2017/1513 E.,2019/1182 K.)
Müşterek çocuk için hükmedilen iştirak nafakasının ödenmemesi halinde çocuğun velayeti kendisinde bulunan taraf, iştirak nafakasını ödemeyen nafaka yükümlüsüne yönelik İcra takibi başlatabilir. Ayrıca nafaka alacaklısı, şikayet tarihinden geriye yönelik 3 aylık ödenmeyen iştirak nafakası için şikayette bulunabilir.
İştirak nafakasına kararın kesinleşmesinden itibaren geçerli olmak üzere yasal faiz uygulanır. İştirak nafakasına uygulanacak faiz, her bir aya ilişkin nafakanın ait olduğu ayda ödenmemesi halinde işlemeye başlar.
“…Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuklar 2004 doğumlu Mutlu ve 2016 doğumlu ...'in ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir…” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi T. 13.12.2021, 2021/8556 E., 2021/9484 K.)
“…İştirak nafakası boşanmanın fer'ilerinden olup harç gerekmeden boşanma ve ayrılık davasının her aşamasında yazılı veya sözlü olarak talep edilebileceği gibi, talep olmasa bile, hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması gereklidir. Dava dilekçesinde talep olmadığı halde sonradan iştirak nafakası istenmesi davanın veya talebin genişletilmesi niteliğinde olmayıp; istenmesi hatta mevcut isteğin arttırılması için ıslaha da gerek yoktur. Açıklanan nedenlerle, boşanma veya ayrılık vukuunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş tarafın gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlü olduğu (TMK md.182) hususu gözetilerek; velayeti temyiz eden anneye verilen çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte açıklanan sebeple BOZULMASINA…” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi T.02.06.2011, 2010/8242 E., 2011/9737 K.)
“…Davalının çalışmadığı, herhangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun eğitim ve bakım giderlerine katılma zorunluluğu mali gücü varsa mevcuttur. Mali gücü yoksa, bu yükümlülüğü söz konusu olmaz. Bu husus nazara alınmadan, velayeti babasına bırakılan müşterek çocuk H. için hiç bir geliri ve malvarlığı bulunmayan davalının, davacıya tedbir ve iştirak nafakası ödemekle sorumlu tutulması doğru bulunmamıştır.
Velayeti davalı (anne)'ye bırakılan ve dava süresince de annesinin yanında onunla birlikte kalan müşterek çocuk 18.01.2001 doğumlu Hasan Hüseyin için, davalı yararına dava tarihinden geçerli olmak üzere tedbir nafakası tayin edilmesi gerekirken, (MK md 169) talep tarihinden geçerli olarak şekilde tedbir nafakası tayini usul ve yasaya aykırıdır.
Müşterek çocuklardan 1998 doğumlu H.'nin velayeti babaya, 2001 doğumlu H. H.'in velayeti anneye verilmiştir. Bu şekilde düzenleme yapılırken fiili durum ve çocukların tercihleri esas alınmıştır. Bu halde, velayeti babaya bırakılan çocukla anne arasında, anneye bırakılan çocukla da baba arasında kişisel ilişki tesis edilirken, kardeşlerin birbirlerini görme ve belirli süre birlikte olmalarına imkan verecek tarzda düzenleme yapılması gerekirken, bu yönün nazara alınmaması da doğru olmamıştır. Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.), (3.) ve (4.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA…”(Yargıtay 2.Hukuk Dairesi T.11.12.2014, 2014/14461 E., 2014/25529 K.)
İştirak nafakası ve diğer nafaka davaları hususunda boşanma avukatı olarak faaliyet gösteren İstanbulda bulunan hukuk büromuzdan detaylı bilgi alabilirsiniz. İnternet sitemizde yer alan tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Esra Akyıldız Yaşar'a aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanması ve izinsiz olarak alınması durumunda hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. |