İŞVERENİN HAKLI NEDENLE FESHİ-İŞ KANUNU 25/2-e

İşçinin, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması halinde işveren, İş Kanunu madde 25/1-e maddesi gereği süresi belirli olsun veya olmasın iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin derhal feshedebilir. İşçinin doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışları şunlardır:

  • İşçinin, İşverenin güvenini kötüye kullanması
  • İşçinin Hırsızlık yapması
  • İşçinin, İşverenin Meslek Sırlarını Ortaya Atması

İşçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan davranışları olarak adlandırılan bu davranışları sebebiyle işten çıkarılacağı kod, 46’dır. İşçi-işveren ilişkilerinde karşılıklı güven esas alınır. Her iki tarafın da karşılıklı olarak güven ilişkisini sarsacak davranışlardan kaçınması gerekir. İşçinin güven sarsıcı davranışta bulunması halinde, işverenin derhal fesih hakkıİş Kanunu 25/2-e kapsamında doğar. İşverenin iş sözleşmesini haklı nedenle feshetmesi, Borçlar kanunu 435’ maddesinde “Sözleşmeyi fesheden taraftan, dürüstlük kurallarına göre hizmet ilişkisini sürdürmesi beklenemeyen bütün durum ve koşullar, haklı sebep sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. İK m.25/2-e bendinde sayılı hallerin varlığı durumunda da; karşılıklı bir güven ilişkisi kalmadığı gibi, iş akdinin devamlılığı da taraflardan beklenemez hale gelmektedir. İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanılması gibi, işçinin, iş sebebiyle öğrendiği sırları ortaya çıkarması da ahlak ve iyi niyet kurallarıyla bağdaşmamaktadır. Mesleki sır saklama yükümlülüğü, iş akdinin sona ermesinden sonra dahi sürmektedir. Bu sebeple doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışların varlığında iş akdinin devam etmesi taraflardan beklenemez.

İŞ SÖZLEŞMESİ NE ZAMAN FESHEDİLEBİLİR?

İş Kanunu 26 maddesi uyarınca; İş Kanunu 25/2 maddesinde gösterilen ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hallere dayanarak işçi veya işveren için tanınmış olan sözleşmeyi fesih yetkisi, iki taraftan birinin bu çeşit davranışlarda bulunduğunu diğer tarafın öğrendiği günden başlayarak altı iş günü geçtikten ve her halde fiilin gerçekleşmesinden itibaren bir yıl sonra kullanılamaz. Ancak işçinin olayda maddi çıkar sağlaması halinde bir yıllık süre uygulanmaz.  

“Sadakat borcu, bir başkasının menfaatini koruma ve buna zarar verecek davranışlardan kaçınma borcudur (TBK. Madde 396/1). İş sözleşmesini diğer sözleşmelerden farklı kılan taraflar arasındaki bağımlılık ilişkisi nedeni ile sadakatin varlığıdır. Sadakat bağı, işverene işçiyi gözetme, işçiye ise işverenin menfaatlerini koruma, zarar verebilecek her türlü davranıştan kaçınma yükümlülüğü yükler. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25. maddesinin (II) numaralı bendinde işçinin ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan halleri sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir.

İşçinin iş sözleşmesinden doğan yükümlülükleri ihlal edip etmediği noktasında işçinin asli edim yükümlülüklerinin yanında kanundan veya dürüstlük kuralından doğan yan edim yükümlülükleri ve yan yükümlerinin de göz önüne alınması gerekir. Sadakat yükümlülüğü, sözleşmenin taraflarına sözleşme ile tarafların karşılıklı duyduğu güveni sarsacak her türlü davranıştan kaçınma borcu yükler. İşçinin yükümlülüklerini ihlal ettiğini işverenin ispat etmesi gerekmektedir.

Yan yükümlülüklere itaat borcu, günümüzde dürüstlük kuralından çıkarılmaktadır. Buna göre, iş görme edimi dürüstlük kuralının gerektirdiği şekilde ifa edilmelidir. İşçinin ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan halleri sebebi ile iş sözleşmesinin feshi, işçinin kusurlu bir davranışını şart koşar.” (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi T.09.11.2017, 2017/26346 E., 2017/17905 K.)

“İşçinin, işverenin işi ve işyeri ile ilgili hukuken korunması mümkün haklı menfaatlerini koruması, zarar verici veya risk altına sokabilecek davranışlardan kaçınması sadakat borcunun temelini oluşturmaktadır. İşçinin sadakat borcuna aykırı davranması, bir başka deyişle doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması hâlinde işverenin haklı nedenle fesih hakkını kullanabilmesi için işçinin bu davranışının mutlaka suç oluşturması gerekmez. Bununla birlikte hangi davranışların sadakat borcuna aykırı olduğunu önceden belirleyebilmek de mümkün değildir. Davranışın iş ilişkisinin temelini oluşturan güveni sarsıcı nitelik taşıyıp taşımadığı üzerinde durulmalıdır. Bu değerlendirme yapılırken özellikle işçinin yaptığı iş ve işin nitelikleri ile iş yerinin özellikleri, işçinin konumu ve işin gerekleri, varsa mesleki adetler gibi objektif unsurlar değerlendirilerek davranışın sadakat borcuna aykırılık oluşturup oluşturmadığı tespit edilmelidir. İşçinin davranışlarının doğruluk ve bağlılığa uymaması eş deyişle sadakat borcuna aykırılık oluşturması hâlinde bu davranış sonucunda işverenin zarar görmesi gerekli olmadığı gibi zarar söz konusu olduğunda da zarar miktarı dikkate alınmaksızın işveren tarafından 4857 sayılı İş Kanununun 25/2-e bendi uyarınca iş sözleşmesi haklı nedenle feshedilebilir. Anılan bu bende göre, “İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması” hâlinde, işveren derhal (haklı) fesih hakkını kullanabilecektir.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu T.07.10.2020, 2016/1213 E., 2020/740 K.)

İŞ AKDİNİN İŞ KANUNU 25/2-e MADDESİ SEBEBİYLE FESHİ HALİNDE TAZMİNAT

İş akdinin işveren tarafından haklı nedenle feshedilmesi halinde bir yıl ve üzeri kıdemi olan işçi, Ancak işçi, kıdem tazminatı hakkını kaybetmektedir. İşverenin haklı nedenle fesih sebeplerinden birini İş Kanunu 25/2 maddesinde geçen ‘işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı’ oluşturmaktadır. İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması halinde işveren açısından haklı sebeple fesih hakkı doğar.

“İhbar tazminatı, belirsiz süreli iş sözleşmesini haklı bir nedeni olmaksızın ve usulüne uygun bildirim süresi tanımadan fesheden tarafın, karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminattır. Buna göre, öncelikle iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 24 ve 25. maddelerinde yazılı olan nedenlere dayanmaksızın feshedilmiş olması ve 4857 sayılı Kanun'un 17. maddesinde belirtilen şekilde usulüne uygun olarak ihbar süresi tanınmamış olması halinde ihbar tazminatı ödenmelidir. Yine haklı fesih nedenine rağmen işçi ya da işverenin 26. maddede öngörülen hak düşürücü süre içinde fesih yoluna gitmemeleri halinde sonraki fesihlerde karşı tarafa ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğü doğar. İhbar tazminatı iş sözleşmesini fesheden tarafın karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminat olduğu için, iş sözleşmesini fesheden tarafın feshi haklı bir nedene dayansa dahi, ihbar tazminatına hak kazanması mümkün olmaz. Yine, işçinin mülga 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesi hükümleri uyarınca emeklilik, muvazzaf askerlik, evlilik gibi sebeplerle iş sözleşmesini feshetmesi durumunda ihbar tazminatı talep hakkı bulunmamaktadır. Anılan fesihlerde işveren de ihbar tazminatı talep edemez.” (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi  T. 25.02.2021, 2020/6950 E., 2021/4888 K.)

İŞ KANUNU 25/2-e YARGITAY KARARLARI

İşçinin Sadakat Borcunun İhlali Sebebiyle İş Sözleşmesinin Haklı Nedenle Feshi 

“…Dosya içeriğine göre; davacının davalı şirketin genel müdürlüğünde taze gıda uzmanı olarak görev yaptığı, görevi gereği seyahatlere çıkarak davalı şirket müşterileri ile görüşmeler yaptığı, müşteriler için yaptığı yiyecek- içecek ödemelerini davalı şirkete gider olarak bildirdiği, aynı zamanda davacı işçinin günlük 75,00 TL'lik yemek hakkı olduğu tespit edilmiştir. 28.01.2015 tarihli etik araştırma raporu, yemek fişleri ve diğer belgelerden davacının günlük 75,00 TL. lik yemek hakkı olmasına rağmen, müşterileri için yapmadığı harcamaları onlar için yapmış gibi fiş düzenlettirdiği anlaşılmaktadır. Davacının bu davranışları sadakat borcunun açık ihlali olup, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranıştır. Doğruluk ve bağlılığa uyamayan, güveni kötüye kullanan ve sadakat borcunu ihlal eden davacının iş sözleşmesinin feshi haklı nedene dayanmaktadır. Davanın reddi yerine kabulü hatalıdır.” (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi  T. 09.11.2017, 2017/26346 E., 2017/17905 K.)

İşçinin Yalan Beyanda Bulunması Sebebiyle İş Sözleşmesinin Haklı Nedenle Feshi 

“…Dosya içeriğine göre tanıtım ve satış sorumlusu olarak işyerinde çalışan davacının iş sözleşmesi, yapmadığı doktor ziyaretini yapmış gibi şirket kayıt sistemine girmek suretiyle yalan beyanda bulunulduğu gerekçe gösterilerek haklı sebeple sona erdirilmiş, davacı da işverene verdiği savunmasında eylemini kabul etmiştir. Davacının bu davranışı doğruluk ve bağlılığa uymadığından, işverence yapılan fesih haklı sebebe dayanmakta olup davanın reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir…” (Yargıtay 22. Hukuk Dairesi T.12.05.2014, 2014/11569 E.,  2014/12397 K.)

Güven İlişkisinin Zedelenmesi Sebebiyle İş Akdinin Haklı Nedenle Feshi 

“…Somut uyuşmazlıkta, davacının iş akdi işveren tarafından 21.03.2016 tarihli fesih bildirimiyle “Bankamız ile akdetmiş olduğunuz iş sözleşmesi kapsamında halen İzmit Şubesi nezdinde -Bireysel Bankacılık Uzman Müşteri Temsilcisi unvanı ile görev yapmaktasınız. Bankamız Güvenlik Dolandırıcılık ve Risk Birimi tarafından gerçekleştirilen incelemeler neticesinde yazılı beyanınızda kabul etmiş olduğunuz üzere Advance ürününe ait hedeflerinizi gerçekleştirebilmek amacıyla; 39 müşteride farklı operatörler üzerinden aynı telefon numaraları için ödeme talimatı kaydettiğiniz, aynı abone numarasını aynı müşteri hesabı altından birden fazla kurum üzerinden talimat olarak kaydettiğiniz, iki müşteride aynı abone numarasını farklı müşteri hesaplarından ve farklı kurum altından talimat olarak kaydettiğiniz, ... ve ... rim numaraları müşterilerde birbirine çok yakın abone numarasından türetilen talimatları kaydettiğiniz, bu talimatlar hakkında müşterilerinizin bilgisinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Şube Yöneticinizin teyit ve kontrol amaçlı yapmış olduğu rim bazlı aktivite kayıt aramalarında; bazı müşterilerin kampanya aktivitelerini müşteriler ile görüşme yapmadan, görüşme yapmış gibi kapattığınız tespit edilmiştir. Belirtilen nedenlerle, Bankamız Güvenlik Dolandırıcılık ve Risk Birimi tarafından bu hususta düzenlenen inceleme raporu ile yazılı beyanınızda da kabul etmiş olduğunuz üzere; Bankacılık Mevzuatı, iş sözleşmesi ve eki niteliğindeki Banka iç düzenlemelerine aykırı tutum ve davranışlar sergilediğiniz ve inceleme raporundaki tespitler nedeniyle hukuki ve idari sorumluluğunuz bulunduğu sonucuna varılmış ve tüm bu tespitlerin mevcut görev tanımınız kapsamındaki işlerde devam etmeniz bakımından çeşitli riskler barındırdığı anlaşılmıştır. Belirtilen nedenlerle iş sözleşmeniz, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25. maddesinin II. Fıkrasının "e" bendi gereğince, görev döneminiz ile ilgili hukuki sorumluluklarınız ve yasal haklarımız saklı kalmak kaydıyla 21.03.2016 tarihi itibariyle ihbarsız ve tazminatsız olarak feshedilmiştir.” denilerek feshedildiği görülmüştür. 

...Somut uyuşmazlıkta, feshe konu edilen eylemlerin gerçekliği davacının iç denetim yetkilisine verdiği savunma ile dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmakla birlikte davalının haklı fesih hakkını 6 iş günlük hak düşürücü süre içerisinde kullanmadığı da sabittir. Davalı, feshi hak düşürücü süre içerisinde gerçekleştirmemiş olmakla birlikte makul süre içerisinde yapmıştır. Dairemiz uygulamasına göre feshin makul süre içerisinde yapılması kaydıyla haklı nedene dayanan feshin 6 iş günlük süre içerisinde kullanılmaması feshin haklılığını etkilese de geçerliliğine etki etmez. 

Bankacılığın bir güven müessesi olduğu hususu da gözetildiğinde davacının usulsüz eylemleri ile işyerinde olumsuzluğa yol açtığı, güven ilişkisinin zedelendiği, işverenin davacı ile çalışmaya devam etmesinin kendisinden beklenemeyeceği ve işveren feshinin haklı değil ancak geçerli nedene dayandığı anlaşılmakla, mahkemece davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalıdır...Yukarıda açıklanan gerekçeler ile; 1-Bölge Adliye Mahkemesi ile İlk Derece Mahkemesi’nin temyiz edilen kararlarının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA...”(Yargıtay 9. Hukuk Dairesi T.20.01.2020, 2019/6407 E., 2020/678 K.)

Hırsızlık Sebebiyle İş Akdinin Haklı Nedenle Feshi 

“…Somut olayda davalı işverene ait işyerinde şoför olarak çalışan davacının iş sözleşmesinin kullanmış olduğu şirkete ait araçtan bir adet tişörtü izinsiz aldığı iddiasıyla 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-e maddesi gereğince feshedildiği, anlaşılmaktadır. Şirket müdürü, imalat müdürü ile davacı tarafından imzalanan tutanak başlıklı belgede “..08.08.2011 pazartesi günü firma şoförü olan ... ile yapılan görüşmede kullanmış olduğu şirket aracından 1(bir) adet t.shirtü izinsiz aldığını şirket müdürü ... ile imalat müdürü ...’a beyan…” ettiğinin yazılı olduğu, bunun yanı sıra davacının savunmasının istendiği, davacı ile şirket ve imalat müdürlerinin imzalarının yer aldığı “savunma” başlıklı belgede davacının ad ve soyadının altında “beğendim için aldım. Hoşuma aldım” ifadesinin yazılı olduğu görülmektedir. 14.11.2013 tarihli celsede davacı asil, “savunma” başlıklı belgedeki yazıların kendisine ait olduğunu, yaz günü sıcak olduğundan terini kurutmak için tişörtü giydiğini, hırsızlık yapmadığını belirtmiştir. 

Davalı şirket yetkilisi de aynı tarihli duruşmadaki ifadesinde, şirket çalışanlarının depodan istedikleri kadar tişört alabildiğini ancak davacının depodan istemeden kendi taşıdığı tişörtlerden aldığını, şirket olarak tişört işiyle uğraştıklarını davacının da tişört taşıdığını, yine davacının çalıştığı dönemde şirketten 14 koli mal çalındığını, yaptıkları soruşturmada bu malları daha sonra bulduklarını, davacı tarafından çalınmadığını ancak yaptıkları denetimde şirketteki çeşitli mallarda da eksiklikler tespit ettiklerini beyan ettiği görülmüştür. Tutanak içerikleri ile tarafların beyanları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, şirkette on dört koli malın kaybı üzerine denetim yapıldığı ve şirketteki mallarda eksiklikler tespit edildiği anlaşılmaktadır. Davacının ise şoför olarak çalıştığı, şirkette üretildiği anlaşılan tişörtleri taşımakla yükümlü olduğu ve bu kapsamda kendisine teslim edilen tişörtlerden bir tanesini izinsiz aldığı kendi beyanıyla da sabittir. Tişörtü beğendiği ve hoşuna gittiği için aldığını savunan davacının, duruşmada “savunma” başlıklı belgedeki yazıların kendisine ait olduğunu da kabul etmesi karşısında taraflar arasındaki güven ilişkinin ortadan kalktığı, davacının davranışının 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/2-e maddesi uyarınca haklı neden kabul edilen “işverenin güvenini kötüye kullanma” kapsamında kaldığı ve feshin haklı nedene dayandığı sonucuna varılmıştır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu T.07.10.2020, 2016/1213 E., 2020/740 K.)

İşverenin Meslek Sırrının Ortaya Çıkarılması Halinde İş Akdinin Haklı Nedenle Feshi 

...Davacının iş sözleşmesi davalı işyerinde üretilen filtreye ait teknik resimle ilgili davalı işyerinde çalışırken işten çıkarılan ve aynı alanda işyeri açma hazırlığında olan ... isimli kişiye bilgi verdiği gerekçesi ile feshedilmiştir. Davacı vekili aşamalardaki beyanlarında filtreye ait teknik resmin ticari sır mahiyetinde gizli bir bilgi olmadığını, sanayide kolaylıkla temin edilebileceğini, davacının bilgi verdiği savunulan ...'ın işyerinde uzun yıllar çalıştığını, bu konuda bilgi sahibi olduğunu, davacıdan bilgi almasına gerek olmadığını ileri sürmüş, davacı tanığı olarak dinlenen ... davacının bu iddialarını teyit eder şekilde beyanda bulunmuştur. Mahkemece davacı tarafın tanık beyanı ile de desteklenen bu iddiası ile ilgili araştırma ve inceleme yapılmadığından kabul eksik incelemeye dayanmaktadır. Bu itibarla işyerinde konusunda uzman bilirkişiler katılımı ile keşif yapılmalı, davacının tam olarak ne iş yaptığı, kendisine ait bilgisayarı olup olmadığı, bilgisayarı olan üretim işçilerinin bilgisayarlarında ne tür bilgiler bulunduğu, şifreli olup olmadığı, filtre üretiminde kullanılan metot, teknik resmin meslek sırrı niteliğinde olup olmadığı, kolaylıkla erişilmesinin ve piyasadan temin edilmesinin mümkün olup olmadığı, davacı tanığı ...'ın davalı şirkette çalışırken ne iş yaptığı, yaptığı iş itibari ile teknik resimle ilgili bilgiye sahip olmasının mümkün olup olamayacağı konusunda rapor alınmalı ve toplanacak deliller toplanmış deliller ile birlikte değerlendirilerek iş sözleşmesinin feshinin haklı olup olmadığı ve buna bağlı olarak kıdem tazminatına ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı belirlenmelidir…” (Yargıtay 7. Hukuk Dairesi T.29.06.2015, 2015/16873 E., 2015/13217 K.)

İşçi avukatı ve iş hukuku avukatı alanında detaylı bilgi almak için İstanbulda bulunan hukuk büromuz ile iletişime geçebilirsiniz. İnternet sitemizde yer alan makale ve içeriklerin telif hakkı Avukat Esra Akyıldız Yaşar'a aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanması ve izinsiz olarak kullanılması durumunda hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.