Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), hükmolunan cezanın 2 yıl veya daha az süreli hapis cezası olması halinde, mahkeme tarafından kurulmuş olan hükmün sanık hakkında hukukî bir sonuç doğurmamasıdır. HAGB, CMK 231’de belirtilmiştir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
Tüm bu şartların varlığı hâlinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve on sekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.
HAGB’nin sonuçları CMK m.231’de açıklanmıştır. Buna göre; Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği takdirde sanık, beş yıl süreyle denetime tâbi tutulur. Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle yeniden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak;
- Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,
- Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
- Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.
- Suçun işlenmesinden sonra oluşan zararın giderilmesi koşulu derhal yerine getirilmezse; sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği zararı denetim süresince aylık taksitler halinde ödemek suretiyle tamamen gidermesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.
Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.
Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması hâlinde, açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının CMK'nın 223. maddesi uyarınca düşmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması hâlinde ise mahkeme hükmü açıklayacaktır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesi ile kovuşturma geçici olarak durmakta olup ancak denetim süresinin sonunda yahut denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbiri olarak öngörülen yükümlülüklere aykırı davranılması hâlinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ortadan kaldırılarak hüküm kurulabilmektedir. Anayasa’nın 38/4 ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nin 6/2. maddelerinde düzenlenmiş bulunan "Masumiyet karinesi" gereğince denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi nedeniyle hükmün açıklanabilmesi için ihbar olunan kasıtlı suçla ilgili mahkûmiyet kararının kesinleşmiş olması ayrıca gözetilmelidir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu T.06.07.2021, 2018/186 E., 2021/342 K.)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına, kararın öğrenilmesinden veya tebliğ edilmesinden itibaren 7 gün içinde itiraz edilebilir. HAGB kararına karşı istinaf veya temyiz başvurusu yapılamaz. HAGB kararına itiraz, bir üst mahkemeye yapılır. Bir üst mahkemenin incelemesi neticesinde dosya hakkında kesin karar verilir.
CMK'nın 231. maddesinin 12. fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir. İtiraz durumunda merci tarafından itirazın kabul edilerek kararın kaldırılması her zaman mümkündür. Bu nedenle denetim süresinin başlayabilmesi ve denetimli serbestlik tedbiri olarak öngörülen yükümlülüklerin yerine getirilmesinin istenebilmesi için kararın kesinleşmiş olması gerekir.( (Yargıtay Ceza Genel Kurulu T.06.07.2021, 2018/186 E., 2021/342 K.)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümler aşağıda belirtilen suçlar bakımından uygulama alanı bulmaz. Bu kapsama girmeyen tüm suçlarda uygulanır.
Ceza Genel Kurulunun yerleşik içtihatları uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda dava zamanaşımının, kararın itiraz edilmeksizin yahut itirazın reddine karar verilerek kesinleştiği, başka bir deyişle uygulanma kabiliyeti kazanıp denetim süresinin başladığı tarihten itibaren durmaya başlayacağı kabul edilmelidir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesi ile kovuşturma geçici olarak durmakta olup ancak denetim süresinin sonunda yahut denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbiri olarak öngörülen yükümlülüklere aykırı davranılması hâlinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ortadan kaldırılarak hüküm kurulabilmektedir. Durma nedeni ortadan kalktığında zamanaşımı süresinin tekrar işlemeye başlayacağı gözetildiğinde, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbiri olarak öngörülen yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde denetim süresi sonunda, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması hâlinde ise yeni suçun işlendiği veya denetimli serbestlik tedbiri yükümlülüklerine aykırı davranıldığı tarihte dava zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlayacaktır.
Ceza Genel Kurulunun 01.03.2016 tarihli ve 599-99 sayılı kararında açıklandığı üzere, denetim süresi içinde işlenen suçun kesinleşmesine kadar dava zamanaşımının duracağına ilişkin açık bir kanun hükmü bulunmamaktadır. İhbar olunan suçun kesinleşmesi şartının yorum yoluyla dava zamanaşımını durduran izin, karar yahut bekletici sorun olarak mütalaa edilmesi de mümkün değildir. Kanun koyucu hükmün açıklanmasının geri bırakılması hâlinde özel bir durma nedeni ihdas etmiş ve dava zamanaşımının sadece denetim süresi içinde duracağını kabul etmiştir. Bu nedenle denetim süresi içinde işlenen suçun kesinleşmesine kadar geçen sürede hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına konu suçun dava zamanaşımının işlemeye devam ettiği kabul edilmelidir.
“…Sanık hakkında, “yeniden suç işleyemeyeceği hususunda kanaat oluştuğundan” şeklindeki gerekçeyle hükmolunan hapis cezasının ertelenmesine karşın, sanığın sabıkasında görülen ilamların silinme koşulu oluşmuş mahkumiyet ilamı ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin olması, 6545 sayılı Kanun'un 72. maddesiyle, CMK’ nın 231/8. maddesinde yapılan değişikliğin suç tarihi itibariyle yürürlükte olmaması, suçlardan doğan maddi bir zararın bulunmaması, manevi zararın ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına engel teşkil etmemesi nedeniyle, CMK’ nın 231/6-b maddesinde açıklanan "kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları" irdelenip sanığın yeniden suç işleyip işlemeyeceği yönünde nasıl bir kanaate varıldığı açıklanmadan “ Sanığın daha önceden HAGB kararı bulunması nedeniyle sanığa verilen cezaya 5271 sayılı CMK' nın 231. maddesinde öngörülen HAGB'nin UYGULANMASINA YER OLMADIĞINA, ” biçimindeki kanuni olmayan gerekçeyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, Bozmayı gerektirdiğinden, sanık ...'in temyiz nedenleri yerinde görülmekle, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA…” (Yargıtay 4. Ceza Dairesi T.02/03/2021, 2018/1389 E, 2021/7227 K.)
“…Somut olayda iddianamede suç tarihinin 10.05.2016 olarak gösterildiği, sanığın 26.11.2017 tarihinde yakalandığı, fezlekede suç tarihinin 26.11.2017 tarihi ve öncesi olarak belirtildiği, açık kaynak araştırma raporunun 26.04.2016 tarihinde tanzim edildiği, raporda ve iddianamede belirtilen en son paylaşımların 25.04.2016 tarihinde yapıldığı, tefrik kararında suç tarihinin 10.05.2016 olarak belirtildiği, gerekçeli karar başlığında suç tarihinin 10.05.2016 olarak gösterildiği ancak kabulde 29.01.2016 - 25.04.2016 tarihleri arasındaki paylaşımların belirtildiği ve zincirleme suç hükümlerinin uygulandığı da dikkate alındığında, her iki karara konu ilama yönelik suçların tarihinin, CMK' nın 231/8 maddesinde 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete ‘de yayımlanan 6545 sayılı Kanunun 72. maddesiyle getirilen "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" biçimindeki düzenleme tarihinden sonra olduğu tartışmadan varestedir.
Şu hale göre Kanunun sarahati ve gerekçesi itibariyle, zikredilen yasal değişiklik tarihinden sonra ikinci suçun hangi tarihte işlendiğine bakılmaksızın işlemekte olan denetim süresi içinde sanık hakkında bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi mümkün bulunmadığından Daire kararında bir isabetsizlik bulunmamakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar vermek gerekmiştir...” (Yargıtay 16. Ceza Dairesi T.28.02.2020, 2020/1590 E., 2020/1792 K.)
“5271 sayılı CMK'nın 288. maddesinin ''Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.'', aynı Kanunun 294. maddesinin ''Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir.'' ve aynı Kanunun 301. maddesinin ''Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar.'' şeklinde düzenlendiği de gözetilerek sanık müdafiinin temyiz isteminin suçun unsurlarının oluşmadığı, eylemin bahçe içinden gerçekleşmesi sebebiyle TCK’nın 142/2-h maddesindeki suçu oluşturmayacağı, sanığa fazla ceza verildiği, sanığın zararı gidermeye hazır olduğu ve HAGB ve erteleme müesseselerinin uygulanmadığına yönelik olduğu belirlenerek anılan sebeplere yönelik yapılan incelemede;
Oluş ve dosya içeriğine göre, 27.07.2019 ve 30.07.2019 tarihlerinde sanığın, katılana ait etrafı duvarla çevrili iş yerine duvardan atlayarak girip, 2.000, 2.500 TL değerinde eşya çalması şeklinde gerçekleşen olayda, eylemin TCK’nın 142/2-h maddesi kapsamında kaldığı, alt sınırdan ceza tayin edildiği yine verilen ceza miktarlarına göre de sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 51 ve 5271 sayılı CMK'nın 231. maddelerinin uygulanma koşullarının oluşmadığı, bu itibarla sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca dosyada CMK'nın 289. maddesinde sayılan hukuka kesin aykırılık hâllerinin herhangi birinin varlığı da tespit edilememiştir.
Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine göre, sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümde ileri sürülen temyiz sebebi yönünden bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, 5271 sayılı CMK'nın 302/1. maddesi uyarınca, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ ile HÜKMÜN ONANMASINA…”(Yargıtay 6. Ceza Dairesi T.09.02.2021, 2020/10007 E., 2021/2022 K.)
“5271 sayılı CMK'nin 231/8. maddesine, 28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 72. maddesi ile eklenen "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanması geri bırakılmasına karar verilemez." şeklindeki hükmün sanıklar aleyhine olduğu ve ancak yürürlük tarihinden sonra işlenen suçlar bakımından uygulanabileceği, sanıkların suç tarihi itibarıyla adli sicil kayıtlarında yer alan ve 6545 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce 18.07.2011 ve 29.06.2011 tarihlerinde kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının yeniden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil etmeyeceği gözetilmeden, CMK'nin 231/6. maddesindeki diğer koşulların oluşup oluşmadığı değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, yalnızca "Sanık hakkında daha önceden verilmiş HAGB kararı bulunduğu anlaşıldığından" şeklindeki yasal olmayan gerekçe ile sanıklar hakkında CMK'nin 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık ...'un ve katılan vekilinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenden dolayı 6723 sayılı Kanun'un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA…” (Yargıtay 3. Ceza Dairesi T.27.01.2021, 2020/15213 E., 2021/2147 K.)