Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşen kişi kusurunun daha ağır olmaması kaydıyla diğer taraftan süresiz olarak yoksulluk nafakası isteyebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşik içtihatlarına göre; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanlar yoksul kabul edilmektedir. Yoksulluk nafakası 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu 175 maddesinde detaylı olarak belirtilmiştir.
TMK 175Yoksulluk NafakasıBoşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. |
Yoksulluk nafakası boşanma davası sırasında talep edilebileceği gibi, boşanma gerçekleştikten sonra da talep edilebilmektedir. Türk Medeni Kanunu madde 178 gereğince; evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
Yoksulluk nafakası davasında görevli mahkeme; Aile Mahkemesi, Aile Mahkemesinin olmadığı yerlerde ise Aile Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yetkili mahkeme, nafakanın boşanma davası ile talep edildiği hallerde boşanma davasının görüldüğü mahkemedir. Eğer ki yoksulluk nafakası boşanma davası kesinleştikten sonra ayrı olarak talep edilecek ise, o halde yetkili mahkeme nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.
Yoksulluk Nafakası, boşanma davasında hükmedilen tedbir nafakasının kesinleşmesi ile birlikte yoksulluk nafakasına dönüşür. Boşanma davası sürecinde ödenmekte olan tedbir nafakası, boşanma davasının kesinleşmesi ile yoksulluk nafakası olarak ödenmeye devam eder.
Yoksulluk nafakasının ödenmemesi halinde nafaka alacaklısı, nafaka ödemekle yükümlü olan nafaka borçlusuna karşı ilamlı icra takibi başlatabilir. Nafakaya ilişkin icra takibinde ödenmeyen tüm nafaka bedelleri detaylı olarak yazılmalıdır. Yoksulluk nafakasının ödenmemesi halinde nafaka alacaklısının şikayeti üzerine nafaka borçlusunun 3 aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Yoksulluk nafakasının ödenmesi halinde nafaka borçlusu tahliye edilir. Yoksulluk nafakasında şikayet hakkı 3 aylık ödenmeyen nafaka miktarına kadar yapılabilir.
Yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir. İrat biçiminde ödenmesine karar verilen nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar. Alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde yoksulluk nafakası, mahkeme kararıyla kaldırılır. Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. Yoksulluk Nafakasının kaldırılması konusunda Nafakanın Kaldırılması yada Nafakanın Azaltılması Davası makalemizi inceleyebilirsiniz.
“…Toplanan delillerden davalı-karşı davacı kadının öğretmen olduğu, sürekli ve yeterli gelirinin bulunduğu, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesi koşulları oluşmamıştır. Yoksulluk nafakası isteminin reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi T.16.02.2021 2020/5360 E., 2021/1358 K.)
“…Somut olayda; davacı, gelirinde bir azalma sebebine dayanmadığı gibi davalının gelirinde de bir artış iddiasına dayanmamış, davalı kadının masraflarının azaldığı gerekçesi ile nafakanın kaldırılması isteminde bulunmuştur. Davalının boşanma davası sırasında aylık asgari ücretle çalıştığı, tarafların İstanbul ilinde yaşaması nedeniyle davacının aylık nafaka miktarının 500,00 TL'ye rıza gösterdiği, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra davalı kadının İstanbul ilinden Diyarbakır iline taşındığı ve asgari ücretle çalışmaya devam ettiği anlaşılmıştır. Kendisine aylık 500,00 TL yoksulluk nafakası bağlanan davalının geçinmesi günümüz ekonomik koşullarında mümkün olmadığına göre, işe girip çalışması zorunludur. Yargıtay'ın yerleşik uygulamalarına göre asgari ücretin yoksulluğu ortadan kaldırmadığı ilke olarak kabul edilmiştir. ( HGK' nun 01.05.2002 gün 2-397 E. 339 K. sayılı kararında olduğu gibi ). Öte yandan; davalının çalışmaya başladığı iş, her an için sona erdirilebilecek bir iş olup, sabit ve güvenceli bir iş değildir. Geçici işlerde çalışmak yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmez. Bu nedenle, davalının geliri yoksulluğu ortadan kaldırmayıp, bu durumun sadece nafakanın tayininde nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin; davanın tümden kabulüne karar verilerek nafakanın kaldırılması doğru görülmemiştir. Mahkemece yapılacak iş; nafaka alacaklısı kadının düzenli gelir getiren bir işinin bulunmadığı hususu göz önünde bulundurularak, davacının nafakanın kaldırılmasına yönelik istemi reddedilip; TMK' nın 4. maddesinde düzenlenen hakkaniyet ilkesi nazara alınmak suretiyle, nafakanın indirilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı tartışılarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi T.18.12.2014, 2014/10769 E., 2014/16833 K.)
“…Yerleşik Yargıtay'ın uygulamalarına göre, yetim aylığı bağlanmasının yoksulluğu ortadan kaldırmadığı ilke olarak kabul edilmiştir. Somut olayda; dosyadaki belgelerden tarafların 27/07/2012 tarihinde kesinleşen karar ile boşandıkları, bu karar ile davalı yararına aylık 500.00.- TL yoksulluk nafakası takdir edildiği, eldeki davanın 16/03/2015 tarihinde açıldığı, davacının 15/02/2015 'te emekli olduğu, 1.672.59.- TL emekli aylığı aldığı, ..../Odunpazarı'nda ve Kocaeli / Darıca'da taşınmazları olduğu, davalının çalışmadığı , 25/08/2012 ' den beri yetim aylığı aldığı, yetim aylığının 2016/şubat ayı itibari ile 675.66.- TL olduğu, öğretmen olan kızı ile yaşadığı, Kocaeli / Gebze'de taşınmazları olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, boşanma dönemi ile dava tarihi arasında tarafların ekonomik sosyal durumlarının değişmediği, o dönemde de taşınmazları olduğu, davacının çalışma dönemi sonunda şartlar oluşunca emekli olacağının ve davalının boşanma kararı kesinleştiğinde yetim aylığını hak edeceğinin belli olduğu, davalının aldığı nafaka ile yetim aylığının toplamının yoksulluğunu ortadan kaldırmadığı, ortak çocukların davalıya destek olmasının davacının yoksulluk nafakası yükümlülüğünü azaltmayacağı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken; yasal olmayan gerekçelerle, yoksulluk nafakasının indirilmesine karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi T. 03.07.2017, 2016/20787 E., 2017/10909 K.)
Yoksulluk nafakası hususunda boşanma avukatı olarak faaliyet gösteren İstanbulda bulunan hukuk büromuzdan detaylı bilgi alabilirsiniz. İnternet sitemizde yer alan tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Esra Akyıldız Yaşar'a aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanması ve izinsiz olarak alınması durumunda hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. |