ZİYNET EŞYASI NEDİR? |
Ziynet eşyası, evlilik sebebiyle gelin ve damada verilen hediyeler olarak tanımlanmaktadır. Bilezik, kolye, gerdanlık, takı seti, saat, yüzük gibi takılar ile çeyrek altın, yarım altın ve cumhuriyet altını da ziynet eşyası olarak kabul edilmektedir. Bununla beraber, evlilik sebebiyle verilen para da ziynet eşyası olarak nitelendirilir.
DÜĞÜNDE TAKILAN TAKILAR VE ZİYNET EŞYALARI KİME AİTTİR? |
Yargıtay; Kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyalarının, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına bağışlanmış sayıldığını ve artık kadının kişisel malı sayıldığını belirtmiş idi. Ancak Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 24.09.2020 tarihli ve 2020/944 E, 2020/5388 K. Sayılı kararında, “Kadına özgü ziynet eşyaları, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğindedir.” ifadesine yer vererek bu kuralda değişikliğe gitmiştir. Buna göre; kadına özgü olmayan çeyrek altın, yarım altın, tam altın gibi ziynet eşyaları artık her koşulda kadına ait olmaktan çıkarılmıştır. Bu eşyalar erkeğe takılmışsa erkeğe, kadına takılmışsa kadına ait olur. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar ise onların paylı mülkiyetinde sayılır.
KADINA VE ERKEĞE TAKILAN ZİYNET EŞYALARI |
Kadına özgü sayılabilecek bilezik, küpe, yüzük ve benzeri takılar ve ziynet eşyaları kadına aittir. Erkeğe takılan ziynet eşyaları bakımından ise artık erkeğe takılan ziynet eşyaları erkeğe aittir. Ancak erkeğe takılan ziynet eşyaları kadına özgü sayılan eşyalardan ise, o halde bu eşyalar kadına ait olur. Yani artık erkeğe takılan ama kadına özgü olmayan ziynet eşyaları erkeğe, kadına takılan ziynet eşyaları ise kadına ait olmaktadır.
ZİYNET EŞYALARI DAVASI |
Ziynet eşyaları davası; düğünde takılan ziynet eşyalarının iadesi talebine ilişkin davalardır. Bu davalar, boşanma davası ile birlikte ileri sürülebilip, boşanma davasından sonra ayrı bir dava olarak da açılabilir. Bu davalar bir istihkak davası olduğundan süreye tabi değildir, her zaman açılabilir. Ziynet eşyaları dava dilekçesinde ziynet eşyalarının ayar, cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi gerekir. Ziynet eşyası davasında davacı, öncelikle ziynet eşyalarının aynen iadesini aynen iadesinin mümkün olmaması halinde bedeli iade eder.
BOŞANMA DAVALARINDA ZİYNET EŞYALARININ İSPATI |
Türk Medeni Kanunu'nun 6.maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Doktrinde ve Yargıtay içtihatlarında da ispat yükünün, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden veya savunmada bulunan kimseye düştüğü kabul edilmiştir. Bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini taraflar ispat etmelidir.
Davada ispat yükünün kime ait olacağı hususu HMK m.190’da yer almaktadır. Buna göre; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” Ziynet eşyalarının ispatı noktasında, düğünde bulunan davetlilerin tanık olarak dinlenmesi ve düğün CD’nin incelenmesi neticesinde bir sonuca ulaşılabilir.
Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nitelikte eşyalardan olması nedeniyle normal koşullarda ziynet eşyasının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Hayat deneyimlerine göre olağan olan bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanarak muhafaza edilmesidir. Bunların erkeğin zilyetlik ve korunmasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Bunun doğal sonucu olarak; evden ayrılmayı tasarlayan kadının bu eşyaları yanında götürmesi veya gizlemesi veya evden ayrılırken üzerinde götürmesi mümkündür. Bu durumda kadın eşin dava konusu edilen ziynet eşyaları hakkında ilk olarak varlığını, ikinci olarak da varlığı kanıtlanan bu ziynetlerin evlilik birliği içinde kendisinden alındığını ve tekrar iade edilmediğini eğer bu şekilde elinden alınmamış ise evden ayrılırken bu eşyaları yanında götürmesinin mümkün olmadığını ispat yükü altındadır (Y. HGK. 18.11.2020 gün ve 2017/2-2443 Esas, 2020/918 Karar).
ZİYNET EŞYALARI DAVASINDA ISLAH |
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 31.05.2021 tarihli 2021/2708 E., 2021/4124 K. sayılı ve ziynet eşyaları davasına ilişkin bir kararında konuya şu şekilde yer vermiştir:
6100 Sayılı HMK' nın 141/1.maddesinde tarafların yargılamada iddia ve savunmalarını ne zamana kadar değiştirebilecekleri düzenlenmiştir. Buna göre, taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Bu düzenleme ile kural olarak dilekçeler aşamasında tarafların iddia ve savunmalarını sunmaları istenmektedir. İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi yasağının ancak ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati ile aşılabileceği yine HMK' nın 144/2.maddesinde belirtilmiştir. Karşı tarafın rızasının olmadığı durumlarda ıslah, iddia ve savunma yasağının kapsamına giren taraf usul işlemlerini tamamen veya kısmen düzeltmeye yarayan bir hukuki imkandır (HMK m.176).
HMK' da ıslahla ilgili öngörülen koşullardan biri de zamanla ilgilidir. HMK' nın 177/1 maddesinde tahkikatın sona ermesine kadar ıslaha başvurulabileceği düzenlenmiştir. Bu noktada hem yazılı hem de basit yargılama usulünde ön inceleme aşamasının sona ermesi üzerine başlayan tahkikat aşaması HMK' nın 184 ve 185 maddelerinde açıklandığı gibi tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığında mahkemenin tahkikatın bittiğini taraflara tefhimi ile tahkikat aşamasının bitiminin gerçekleşeceği de kabul olunmaktadır. Bu bağlamda, 28.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK' nın 177/2.maddesinde; '' Yargıtay’ın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesince gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması halinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.'' düzenlemesine yer verilerek bozmadan sonra ıslah konusuna yasal açıklık getirilmiştir. Islah dilekçesi, HMK m.176 gereği tahkikatın sona ermesine kadar davanın görüldüğü mahkemeye verilerek ziynet talebi artırılabilir.
ZİYNET EŞYALARI (DÜĞÜN TAKILARI) YARGITAY KARARLARI |
“…Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK m. 6). Davacı kadın dava dilekçesinde; 10 adet 30 gramlık 22 ayar burma bilezik, 5 adet 40 gramlık burma bilezik, 1 adet ... seti, 100 adet küçük altından oluşan ziynet eşyalarının evliliklerinin 5-6. aylarında davalının işlerinin kötüye gitmesi ve borçları nedeniyle ilk olarak 10 bilezik sonra 5 bilezik son olarak da ... seti ve küçük altınların davalı tarafından alınarak bozdurulduğunu fakat sonrasında ziynetlerin iade edilmediğini iddia etmiş, davalı erkek ise davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, ziynetlerin miktarının dava dilekçesinde belirtildiği gibi olmadığını, davacının kendisinin bozdurarak davacının annesi adına olan evin taksit borçlarını ödemekte kullandığını ileri sürmüştür. Mahkemece, düğün esnasında takılan ve bilirkişi raporuyla tespit edilen ziynet eşyalarının evlilik birliği devam ederken davalının işleri bozulması nedeniyle borçlarının ödenmesinde kullanılmak üzere peyderpey bozdurulduğu ve harcandığı, bozdurulan ziynet eşyalarının davacı kadına iade edilmediği gerekçesi ile davanın kabulüne, 10 adet 22 ayar her biri 30 gramlık burma bilezik, 5 adet her biri 20 gram 22 ayar burma bilezik, 1 adet ... set, 100 adet küçük altından oluşan ziynet eşyalarının aynen teslimine, aynen teslimi mümkün olmadığı takdirde yasal faizi ile birlikte 57.030,00 TL bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Yapılan incelemede; davacı tanığı ...’nun “ Gerdanlığı kız kardeşim taktı, o gerdanlık halen duruyor, ama bunun dışındakiler hepsi zamanla yeniden vereceğiz diyerek bozduruldu” beyanına göre gerdanlığın (... set içerisinde) davacıda kaldığı anlaşılmaktadır. Davacı, ... setin davalı tarafından elinden alınıp bozdurulduğunu ispatlayamamıştır, ... set yönünden talebin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi T.20.04.2021 2021/2215 E., 2021/3317 K.)
“…28.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK' nın 177/2.maddesinde; '' Yargıtay’ın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesince gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması halinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.'' düzenlemesine yer verilerek bozmadan sonra ıslah konusuna yasal açıklık getirilmiştir. Açıklanan sebeple, her ne kadar mahkemece bozma kararına uyularak davanın ıslah edilmemiş hali ile kabulüne karar verilmiş ise de; usule ilişkin olan hükümlerin derhal uygulanması gerektiği gözetilerek, 28.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK' nın 177/2.maddesi ile Yargıtay’ın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir eylem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine dair açık düzenleme yapıldığı gözetilerek davacının ıslah dilekçesinin kabul edilmesi gerekmekte olup verilen kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.”(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi T.31.05.2021, 2021/2708 E., 2021/4124 K.)
Mahkemenin 30.05.2016 tarihli ve 2016/234 E., 2016/388 K. sayılı kararı ile; takıların davalı elinde kaldığı kabul edilerek tekrar davacıya iade edildiğinin ispat yükünün davalıda olduğundan bahisle kısmen kabul kararı verildiği, bu karar verilirken davalıya takılan takıların davalıya, davacıya takılan takıların ise davacıya ait kişisel mal olduğunun kabul edildiği, sadece davalıya takılan 13 gram 22 ayar 1 adet bilezik yönünden bu takının kullanılış amacı ve niteliğine göre erkek tarafından kullanılabilecek takılardan olmaması nedeni ile davanın kabul edildiği, Özel Dairenin ise düğünde takılan takıların kime takılırsa takılsın kadına bağışlanmış ve onun kişisel malı olacağından bahisle bozma kararı verdiği, bu bozma gerekçesinin doğru olmadığı, zira tanık ...’nın yeminli ifadesinde bu tür takıların kime takılır ise onun sayılacağına dair adetleri olduğunu beyan ettiği, davalıya takılan takıların bilirkişi raporunda da fotoğraf ve CD incelenerek açıkça belirlendiği üzere ziynet-yarım-çeyrek altın, para ve bir adet 13 gram 22 ayar bilezikten ibaret olduğu, davalı erkeğe takılan bilezik yönünden davacı kadının davasının zaten önceki kararda kabul edildiği, diğer ziynet-yarım-çeyrek altının ise nitelikleri ve kullanım amaçları gereği yatırım aracı oldukları, günümüzde erkeklerin de altın günleri yapmaya başladıkları, bankalarda altın hesabı açtıkları, bu tür değerli metallerin tasarruf amacı ve aracı olarak sürekli alınıp satıldığı, para biriktirildiğinde bu nitelikte değerli metallerin herkesçe edinildiğinin bir gerçek olduğu, kaldı ki Özel Dairenin bu takıların kadına bağışlanmış sayılacağını kabul ettiği, bağışın, bağışlayan kişinin bağış iradesini bağışlanana tevdi etmesi ve bağışlananın da bu bağışı kabul edilmesi ile sonuçlanan bir işlem olduğu, düğün sırasında davacıya bağış iradesini gösterip ona takı takma serbestisi var iken hâlen yatırım amacı ve aracı niteliğinde olan belirtilen takıların davalıya takılması hâlinde, bu takıları takanların bağış iradesinin davacıya değil davalıya yöneltildiği ve onun da kabul etmesi ile artık davalının kişisel malı olacağı kanaatinin hasıl olduğu, aslında bu nitelikteki takıların edinilmiş mal olduğu hususunun da uygulamada tartışılmaya başlanması gerektiği ancak davacı yanın bu yönde bir talebinin olmadığı, yine beş adet burma bilezik yönünden davalının annesi de olsa tanık ...’nin bu bilezikleri davacının kolunda gördüğünü yeminli olarak ifade ettiği, tanığın doğru söylemediğine ilişkin somut belirti olmaz ise asıl olanın yeminli tanıkların doğruyu söylediklerinin kabul edilmesi gerektiği, tanığın salt davalının annesi olmasının onun doğruyu söylemediğini kabule yetmeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Belirtilen yasal düzenlemeler ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; tarafların aynı köylü olduğu ve düğünlerinin köyde yapıldığı, CD ve fotoğraflarda tarafların düğününde kadın ve erkeğe ayrı kuşak takılarak takıların ayrı ayrı takılmış olması ve 9 yıl köy muhtarlığı yapan tanığın, “adetlere göre, düğünde kıza takılan takıların kıza, erkeğe takılan takıların erkeğe ait olduğu” beyanı karşısında, yöresel örf ve adet gereği düğünde davalı erkeğe takılan altınların davalıya ait olduğu kanıtlanmış bulunduğundan, mahkemenin direnme kararının yerinde olduğu, kararın onanması gerektiği görüşünde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun aksi yöndeki bozma kararına katılınmamıştır.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu T. 13.04.2021, 2017/1038 E., 2021/458 K.)
“…Davacı kadın tarafından, dava dilekçesinde belirttiği ziynetlerin aynen iadesi, olmadığı takdirde bedeli talep edilmiştir. Mahkemece 15.04.2021 tarihli kararla 1 adet 14 ayar 10 gramlık bileklik, 1 adet 35 gram 14 ayar taşlı set takımı,1 adet 4 gram 14 ayar kolye, 1 adet 20 gram gökkuşağı olarak bilinen 22 ayar bilezik, 100 adet çeyrek altın, 10 adet yarım altın, 7 adet 22 ayar 15 gramlık düz bilezik, 5 adet 22 ayar 8 gramlık takı bileziği, 3 adet 22 ayar 10 gramlık takı bileziği ve 1 adet pırlanta kolyenin davalıdan alınarak davacıya aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde 33.935,00-TL bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Ancak mahkemece, Dairemizin 10.06.2020 tarihli bozma ilamına uyulmasına rağmen hüküm altına alınan ziynetlerin ayrı ayrı değerleri Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde gösterilmemiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinin (2.) fıkrasında; hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği, aynı kanunun 298. maddesinin (2.) fıkrasında da, gerekçeli kararın, tefhim edilen hükme aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır. Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Yapılan incelemede; hükümde kabul edilen ziynetlerin cins, nitelik ve miktarı belirtilmiş olsa da ayrı ayrı değerlerinin belirtilmediği anlaşılmaktadır. Açıklanan sebeplerle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir…” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 06.10.2021 T., 2021/6214 E., 2021/6886 K.)
“...Davalı erkeğin ziynet alacağı davasının kabulüne yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde; 6100 sayılı HMK'nın 362. maddesinin 1. fıkrasının b bendi uyarınca "Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar" temyiz edilemez. 02.12.2016 tarihli 6763 sayılı Kanun'un 44. maddesi ile de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen ek madde 1 uyarınca temyiz parasal sınırlarının (HMK m. 341, 362) Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 298.maddesine göre her yıl tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması öngörülmüştür. Karar tarihi itibarıyle bu miktar "78.630,00 TL" olarak belirlenmiştir.
Ziynet alacağının miktarı 48.870,00 TL olup, karar tarihindeki kesinlik sınırı "78.630,00TL'yi aşmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362/1-a maddesi gereğince temyiz sınırının altında kaldığı için kesindir. Açıklanan nedenle, davalı erkeğin ziynet alacağı davasının kabulüne yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir…” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 16.09.2021 T., 2021/4259 E., 2021/6120 K.)
Boşanma avukatı ve ziynet eşyaları davaları hakkında detaylı bilgi almak için İstanbul boşanma avukatı olan Avukat Esra Akyıldız Yaşar ile iletişime geçebilirsiniz. İnternet sitemizde yer alan tüm makale ve içeriklerin telif hakkı AVUKAT ESRA AKYILDIZ YAŞAR’a aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanması ve izinsiz olarak alınması durumunda hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. |