Evlat edinme davası, Türk Medeni Kanunu madde 305 ve devamında düzenlenmektedir. Evlat edinme kurumu; belli şartların oluşması halinde, evlatlık ve evlat edinen arasında sözleşmesel bir soy bağı kurmaktadır.
Evlat edinme davası, evlatlık ile evlat edinen arasında soy bağının kurulması maksadıyla açılan bir dava türüdür. Bu davanın açılabilmesi için kanunda yazılı olan belirli şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu şartlar sağlandığı takdirde, yetkili Aile Mahkemelerine başvurarak evlat edinme davası açılabilmektedir.
Türk hukukuna evlat edinmeye ilişkin hükümler 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi ile girmiş, 01.01.2002 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 4721 sayılı TMK ile daha ayrıntılı ve daha sistematik olarak ele alınmıştır. 743 sayılı Medeni Kanun (MK) 'da, evlat edinme işlemi hâkimden izin alındıktan sonra resmi şekilde yapılan bir sözleşmeyle gerçekleşmekte iken (TMK 256),4721 sayılı TMK'da evlatlık ilişkisinin mahkeme kararıyla kurulacağı öngörülmüştür (TMK 315/1). Yine 743 sayılı TMK'da evlat edinme işlemiyle, evlat edinen ile evlatlık arasında bir soy bağı ilişkisi kurulacağına ilişkin bir düzenleme yer almamasına rağmen, 4721 sayılı TMK' da, evlât edinme ile de soy bağı ilişkisinin kurulabileceği açık bir şekilde hükme bağlanmıştır(TMK 282/3).”(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu T.23.12.2020, 2017/1926 E., 2020/1057 K.)
TMK 305 |
Küçüklerin Evlat Edinilmesi Bir küçüğün evlât edinilmesi, evlât edinen tarafından bir yıl süreyle bakılmış ve eğitilmiş olması koşuluna bağlıdır. Evlât edinmenin her hâlde küçüğün yararına bulunması ve evlât edinenin diğer çocuklarının yararlarının hakkaniyete aykırı bir biçimde zedelenmemesi de gerekir. |
“Biri diğerinden gelen kişiler arasındaki hısımlık, üstsoy-altsoy hısımlığıdır (TMK m. 17/2). Bu kapsamda altsoy; kişinin çocuğu, torunu, torunun çocuğu olmak üzere aşağıya doğru aynı hat üzerinde devam eden birinci dereceden hısımlık bağını ifade etmektedir. TMK'da evlat edinme yoluyla kanundan doğan ve kan bağına dayalı soy bağı ilişkisine benzeyen soy bağı ilişkisi kurulduğu kabul edildiğinden (TMK 282/3) altsoy aynı zamanda evlat edinilmiş küçük, kısıtlı veya ergini de ifade eder. Nitekim 24 Nisan 1967 tarihli Çocukların Evlat Edinilmesine Dair Avrupa Sözleşmesinin 10. maddesinde; “Evlât edinme ilişkisi, evlât edinen ile evlâtlık arasında her türlü hak ve yükümlülükleriyle sahih nesep ilişkisi meydana getirir. Evlât edinme ilişkisinin sonucu olarak, evlâtlığın asıl ana ve babası ile olan bağları ortadan kalkar” hükmüne yer verilmiş olup, evlat edinme ile kurulan hısımlık ilişkisi sadece iç hukukumuzda değil, milletlerarası hukukta da aynı sonucu doğurmaktadır. Bu durumda evlat edinmek isteyen kişi daha önce başka birini evlat edinmiş ise, altsoyuna dahil olan evlatlığının da rızası aranacaktır. Yine, TMK ile ana-baba ile çocuklar arasında TMK'daki “sahih-gayri sahih nesep” ayrımı kaldırıldığından sadece evlilik içinde doğmuş olan (sahih nesepli) çocuk değil, evlilik dışı (gayri sahih nesepli) çocuk da altsoy kavramına dahildir.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu T.05.10.2021,2017/2518 E.,2021/1155 K.)
Evlat edinme, evlat edinilecek çocuğun biyolojik ailesi ya da vasisinden yada Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı kuruluşlardan yapılmaktadır.
“Evlat edinme, kişiler arası anlaşma yoluyla olabileceği gibi 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu’nun 22. maddesi kapsamında korunma kararı ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 5. maddesine göre verilen bakım tedbiri kararı ile devletin bakım ve gözetimi altında olan bir çocuğun evlat edinilmesi şeklinde de olabilmektedir. Gerek tarafların anlaşmasında gerekse yetkili kurum aracılığıyla devletin bakım ve gözetimi altında olan bir çocuğu evlat edinme sürecinde, velayet altında olup evlat edinilecek olan küçük ile ilgili olarak TMK’nun 311 ve 312. maddelerindeki hâller haricinde TMK’nun 309. maddesi gereğince küçüğün biyolojik anne ve babasının rızası alınmalıdır.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu T. 05.10.2021, 2017/2045 E., 2021/1154 K.)
Evlat edinme davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Evlat edinme davalarında yetkili mahkeme ise, eşlerin veya evlat edinecek kişinin yerleşim yerindeki Aile Mahkemesidir. Aile Mahkemesinin olmadığı yerde ise, bu davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesi bakar.
Ancak ana ve babanın rızası bazı hallerde aranmaz. Ana ve babanın kim olduğu belli değilse, uzun süredir haber alınamıyorsa, ayırt etme gücünden sürekli yoksun ise ve küçüğe karşı yükümlülüklerini yerine getirmiyorsa, ana ve babanın rızası aranmaz.
Evlât edinme kararı, evlât edinenin oturma yeri; birlikte evlât edinmede eşlerden birinin oturma yeri mahkemesince verilir. Mahkeme kararıyla birlikte evlâtlık ilişkisi kurulmuş olur.
Evlât edinme başvurusundan sonra evlât edinenin ölümü veya ayırt etme gücünü kaybetmesi, diğer koşullar bundan etkilenmediği takdirde evlât edinmeye engel olmaz. Başvurudan sonra küçük ergin olursa, koşulları daha önceden yerine getirilmiş olmak kaydıyla küçüklerin evlât edinilmesine ilişkin hükümler uygulanır (TMK 315)
Evlât edinmeye, ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından, evlât edinen ile edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verilir.
Araştırmada özellikle evlât edinen ile edinilenin kişiliği ve sağlığı, karşılıklı ilişkileri, ekonomik durumları, evlât edinenin eğitme yeteneği, evlât edinmeye yönelten sebepler ve aile ilişkileri ile bakım ilişkilerindeki gelişmelerin açıklığa kavuşturulması gerekir. Evlât edinenin altsoyu varsa, onların evlât edinme ile ilgili tavır ve düşünceleri de değerlendirilir (TMK 316)
Yasal sebep bulunmaksızın rıza alınmamışsa, rızası alınması gereken kişiler, küçüğün menfaati bunun sonucunda ağır biçimde zedelenmeyecekse, hâkimden evlâtlık ilişkisinin kaldırılmasını isteyebilirler(TMK M.317).
Evlât edinme esasa ilişkin diğer noksanlıklardan biriyle sakatsa, Cumhuriyet savcısı veya her ilgili evlâtlık ilişkisinin kaldırılmasını isteyebilir. Noksanlıklar bu arada ortadan kalkmış veya sadece usule ilişkin olup ilişkinin kaldırılması evlâtlığın menfaatini ağır biçimde zedeleyecek olursa, bu yola gidilemez (TMK 318).
Dava hakkı, evlâtlık ilişkisinin kaldırılması sebebinin öğrenilmesinden başlayarak bir yıl geçmekle düşer (TMK 319).
Küçüklerin evlât edinilmesine ilişkin aracılık faaliyetleri, Cumhurbaşkanınca yetki verilen kurum ve kuruluşlarca yapılır. Aracılık faaliyetlerinin yürütülmesine ilişkin hususlar Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenir (TMK 320).
“4721 sayılı TMK' nın getirdiği diğer bir yenilik, evlat edinme işlemlerinde aracı kurumun öngörülmüş olmasıdır. 4721 sayılı TMK' nın 320. maddesinde "Küçüklerin evlât edinilmesine ilişkin aracılık faaliyetleri, ancak Cumhurbaşkanınca yetki verilen kurum ve kuruluşlarca yapılır" hükmüne yer verilmiştir. Anılan hüküm gereğince, Bakanlar Kurulunun 25.2.2009 tarihli ve 2009/14729 sayılı kararıyla, 15.3.2009 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe konulan Küçüklerin Evlat Edinilmesinde Aracılık Faaliyetlerinin Yürütülmesine İlişkin Tüzük ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna (SHÇEK) küçüklerin evlat edinilmesinde aracılık faaliyetlerini yürütme yetkisi verilmiştir (Tüzük. m. 3/1) Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun 633 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 8.6.2011 tarihinde kapatılmasıyla, aynı KHK'nın 35/1. maddesi gereğince, bu kuruma verilen yetki ve görevler ... (Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü)' na geçmiştir. Başka bir ifade ile Bakanlık, küçüklerin evlat edinilmesinde aracılık faaliyetlerini yürütmekle görevli “aracı kurum” haline gelmiştir.”(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu T. 23.12.2020, 2017/1926 E., 2020/1057 K.)
“…Türk Medeni Kanununun 305. maddesi gereğince bir küçüğün evlat edinilmesi, evlat edinen tarafından bir yıl süreyle bakılmış ve eğitilmiş olması koşuluna bağlıdır. Aynı Kanunun 316. maddesinde “Evlat edinmeye, ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından, evlat edinen ile edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verilir. Araştırmada özellikle evlat edinen ile edinilenin kişiliği ve sağlığı, karşılıklı ilişkileri, ekonomik durumları, evlat edinenin eğitme yeteneği, evlat edinmeye yönelten sebepler ve aile ilişkileri ile bakım ilişkilerindeki gelişmelerin açıklığa kavuşturulması gerekir." hükmü mevcuttur. Mahkemece, hakime evlat edinme kararı vermeden önce araştırma yükümlülüğü getiren Türk Medeni Kanununun 316. maddesinde öngörüldüğü şekilde evlat edinenin fiziki ve ruh sağlığı açısından evlat edinilene bakabilecek durumda olup olmadığı, evlat edinilenin bakım ve eğitimini sağlayacak yeterli gelir düzeyinin bulunup bulunmadığı, sosyal güvenlik haklarına uygun çevre ve yaşam koşullarına sahip olup olmadığı ve evlat edinilecek kişinin (çocuğun) toplum içinde alacağı konumu olumsuz etkileyecek herhangi bir suçtan ceza alıp almadığı, evlat edinmeye yönelten sebepler ve aile ilişkileri konusunda kapsamlı bir araştırma yapılmadan, tarafların bu konuda göstereceği deliller toplanarak gerektiğinde uzman görüşünün alınıp değerlendirilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi, doğru görülmemiştir. Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA...” (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi T. 30.10.2014, 2014/6803 E., 2014/15239 K.)
“…Türk Medeni Kanununun 305. maddesi gereğince bir küçüğün evlat edinilmesi, evlat edinen tarafından bir yıl süreyle bakılmış ve eğitilmiş olması koşuluna bağlıdır. Aynı Kanunun 316. maddesinde "evlat edinmeye, ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından, evlat edinen ile edinilenin dinlenilmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verilir.
Araştırma özellikle evlat edinen ve edinilenin kişiliği ve sağlığı, karşılıklı ilişkileri, ekonomik durumları, evlat edinenin eğitme yeteneği, evlat edinmeye yönelten sebepler ve aile ilişkileri ile bakım ilişkilerindeki gelişmelerin açıklığa kavuşturulması gerekir." hükmü mevcuttur.
Davacılar torunları olan 9.3.2005 doğumlu Gökdeniz'i evlat edinmek istemekte ise de; davacıların, torunlarını bakıp eğittiğine dair delil bulunmamakta, aksine evlat edinme isteğinin çocuğu kendi sosyal güvencelerinden yararlandırmak amacı taşıdığı toplanan delillerden anlaşılmaktadır. O halde mahkemece isteğin reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA...”(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi T.01.12.2010, 2009/16598 E., 2010/20011 K.)
“…Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; TMK' nın 311/2. maddesinde, özen yükümlülüğünü yerine getirmemekten değil yeterince yerine getirmemekten söz edildiği, biyolojik annenin ailesinin desteğini sağladıktan sonra çocuğunu geri almak için fiili ve yasal girişimlerde bulunduğu, davalı baba ...'nün çocuğun kendisinin olduğunu yargılama sırasında öğrendiği ve çocuğu nüfusta tanımak suretiyle üzerine tescil ettirdiği, çocuğun bir başkası tarafından evlat edinilmesine rızasının bulunmadığı, davalı baba ile çocuk arasında duygusal bağ kurulmamasının özen yükümlülüğünün yeterince yerine getirilmediği olarak kabul edilemeyeceği, çocuğun evlat edinmek isteyenin yanında ve kurum gözetiminde olduğu, bu durumda davalı babanın küçüğe karşı özen yükümlülüğünün yeterince yerine getirilmediğinden söz edilemeyeceği, evlat edinmede çocuğun üstün yararı esas olup, çocuğun üstün yararları yaşadığı çevrenin kültürel değerlerine göre değişiklik gösterdiği, ülkemizin sosyal yapısı, çocuğun gelecekte toplumdaki yeri ve çıkarları göz önünde bulundurulduğunda çocuğun biyolojik anne, baba, dede ve anneanne gibi kişilerle bir arada yaşamasının çocuğun üstün yararına daha uygun olacağı, yerel mahkeme kararının Özel Daire kararında açıklanan nedenlerle bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir. O hâlde, mahkemece davalı baba ...'nün küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yeterince yerine getirmediği gözetilerek TMK' nın 311/2. maddesi gereğince rızasının aranmamasına, küçüğün davacı ... tarafından evlat edinilmesinde üstün yararı bulunduğundan asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine dair verilen direnme kararı yerindedir. Hâl böyle olunca, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu T.05.10.2021, 2017/2045 E., 2021/1154 K.)
“…Dosyadaki bilgi ve belgelerden; 24.01.2010 tarihinde evlilik dışı birliktelikten doğan ...'ün 05.03.2010 tarihli koruma kararı ile kuruma, 11.05.2012 tarihinde ise koruyucu aile yanına yerleştirildikten sonra küçüğün evlat edindirilmesinde ana/babasının rızasının aranmaması konulu eldeki davanın açıldığı, Mahkemece, rıza aranmaması davasının kuruma yerleştirilmeden önce veya evlat edinme davası ile birlikte istenmesi gerektiği, kuruma yerleştirilmiş küçük için rıza aranmaması davası açmanın mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; yukarıda açıklandığı üzere TMK' nin 312. maddesin de yerleştirmeden kast edilenin, geçici bakım sözleşmesi ile küçüğün, evlat edinecek kişi veya eşlerin yanına yerleştirilmesi olduğu, kuruma veya koruyucu aile yanına yerleştirilmenin evlat edinme davasında önce açılacak rıza aranmaması davasına engel teşkil etmediği, bu kapsamda evlat edinme davalarının kamu düzeninden olduğu ve re' sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu da gözetilerek küçükleri evlat edinme amacı ile evlat edinecek kişi veya ailenin yanına yerleştirilmelerinin mevcut olup olmadığı, kurum kayıtları celp edilerek irdelenmesi, bu kapsamda bir yerleştirme mevcut değil ise, taraflara delillerini bildirmesi için süre verilip bildirmeleri halinde delillerin toplanması ve TMK' nin 311. madde kapsamında işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir...” (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi T.23.06.2021, 2020/217 E., 2021/5414 K.)
“…Somut olay değerlendirildiğinde; davacının İstanbul Anadolu 10. Aile Mahkemesinin 2016/517-2017/144 sayılı, 02.05.2017 kesinleşme tarihli kararı ile davalıyı evlat edindiği, bilahare 04.12.2017 tarihinde eldeki davayı açarak evlatlık ilişkisinin kaldırılmasını istediği, dava dilekçesinde açıkça evlatlık ilişkisinin esasa ilişkin noksanlıklardan biri ile sakat olduğunun belirtildiği halde, İlk Derece Mahkemesince HMK' nin 31. madde uyarınca davacı tarafa esasa ilişkin hangi noksanlık sebebine dayanıldığı sorulmadan ve bu kapsamda araştırma yapılmadan davanın reddedildiği, davacı vekilince istinaf dilekçesinde esasa ilişkin noksanlık sebebi olarak taraflar arasında 5 yıllık bakım gözetim koşulunun gerçekleşmediğinin iddia edildiği, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf aşamasında ileri sürüldüğünden bahisle söz konusu iddiaya itibar edilmediği anlaşılmıştır. 5 yıllık bakım gözetim koşulu evlatlık ilişkisinin esaslı unsurlarından olduğundan ve bu hususun araştırılması gerektiğinden; Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf isteminin esastan reddine dair kararı kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK' nin 373/1 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının HMK' nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA...”(Yargıtay 8. Hukuk Dairesi T.07.06.2021, 2020/67 E.,2021/4771 K.)
Aile hukuku davaları hususunda İstanbul, Silivride avukatlık faaliyeti gösteren hukuk büromuz ile iletişime geçebilirsiniz. İnternet sitemizde yer alan tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Avukat Esra Akyıldız Yaşar'a aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanması yada izinsiz olarak alınması durumunda hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. |