Mirasbırakan belirli durumlarda saklı paylı mirasçılarını kısmen yada tamamen mirasçılıktan çıkarabilir. Mirastan ıskat Türk Medeni Kanunu 510-513 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Mirastan çıkarma, mirasbırakana yada yakınlarına yönelik ağır bir suç işlenmesi yada aile hukukundan doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde, mirasbırakanı ve aile üyelerini korumaya yönelik getirilen bir tedbirdir.
Miras bırakan ile bazı yasal mirasçıları arasında yakın bir aile bağı vardır. Mirasçılar, bu bağ sebebiyle mirastan belli oranda pay almaya hak kazanır ki bu da saklı pay kurumunu oluşturur. Ancak bu bağ, mirasçının bazı olumsuz davranışlarıyla kopabilir. Bu aşamadan sonra ise bu saklı paylı mirasçıyı korumanın hiçbir anlamı kalmamaktadır çünkü mirasçı artık bu korumaya layık değildir. İşte mirastan ıskat da, miras bırakanın, bu tür saklı paylı mirasçılarını mirastan uzaklaştırmasına imkan veren bir ölüme bağlı tasarruftur.
Mirastan ıskat sebepleri, TMK 510. maddesinde cezai (alelade) mirasçılıktan çıkarma ve koruyucu (aciz sebebiyle) mirasçılıktan çıkarma olarak iki çeşit ıskat düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere mirastan ıskat sebepleri kanunda iki madde halinde sayılmıştır. Cezai çıkarma sebeplerinden ilki mirasçının, miras bırakan ve yakınlarına karşı ağır suç işlemesidir. Buradaki “ağır” kavramından, aile bağlarını koparacak nitelikte olması anlaşılmalıdır. Bu suçun ağırlığına hukuk hakimi karar verir. Fail ceza almasa da çıkarma için bu aile bağının kopmuş olması yeterlidir.
Diğer bir sebep ise mirasçının, miras bırakan ve onun ailesine karşı yükümlülüklerini ihlal etmesidir. Bu ihlal, kusurlu olmalıdır ve hem objektif hem de sübjektif olarak aile bağlarını koparacak nitelikte olmalıdır. Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere mirasçının, miras bırakana ve ailesine karşı mükellef olduğu aile hukuku vazifelerini büyük ve kusurlu davranışla yerine getirmemesi ifadesinden; mirasçının, sadakat, yardım, bağlılık, çocuklara itina gösterme görevini yapmaması, ana baba ve çocukların karşılıklı sevgi ve saygı şefkat bağları, yoksulluğa ve zarurete düşmede yardım yükümlülüğü, nafaka borcu, aile birlik ve huzurunu bozan davranışlarda bulunmama anlamı çıkmaktadır. Nitekim Yargıtay 3.Hukuk Dairesi T.26.01.2021, 2019/5571E., 2021/471K. sayılı kararında, evi terk ederek ailesi ile sosyal ilişkilerini sonlandıran ve ailesi hastalandığında ziyarete gelmeyen çocuğun vasiyetname ile mirasçılıktan çıkartılabileceğine hükmederek emsal bir karar vermiştir. Cezai ve koruyucu mirasçılıktan çıkarma sebeplerinin oluşması halinde mirasbırakan, ölüme bağlı bir tasarruf ile saklı paylı mirasçılarını tamamen yada kısmen mirastan men edebilir.
Koruyucu (aciz Sebebiyle) mirasçılıktan çıkarma, TMK 513. Maddede borç ödemeden aciz sebebiyle mirasçılıktan çıkarma başlığı adı altında düzenlenmiştir. Mirasbırakanın altsoyu hakkında borç ödemeden aciz belgesinin bulunması halinde, mirasbırakan, saklı payın yarısı oranında mirasçılıktan çıkarabilir. Bu durumda saklı payın yarısı, mirasçılıktan çıkarılan altsoyun doğmuş ve doğacak çocuklarına özgülenmelidir. Miras açıldığında borç ödemeden aciz belgesinin hükmü kalmamışsa veya belgenin kapsadığı borç tutarı mirasçılıktan çıkarılanın miras payının yarısını aşmıyorsa, mirasçılıktan çıkarılanın istemi üzerine çıkarma iptal olunur.
Mirastan ıskatın geçerli olabilmesi için mirasbırakanın tasarruf işlemi sırasında mirastan çıkarma sebebini belirtmesi gerekmektedir. Tasarruf işlemine mirasçılıktan çıkarılan kimsenin itiraz etmesi durumunda, mirastan ıskat sebebinin ispatını, mirastan yararlanan mirasçı yada vasiyet alacaklısı yapar. Mirasçılıktan çıkarma sebebinin varlığı ispat edilemez yada mirasçılıktan çıkarılma sebebi tasarruf işleminde belirtilmez ise, tasarruf, mirasçının saklı payı dışında yerine getirilecektir. Mirasçılıktan çıkarma, miras bırakan ancak buna ilişkin tasarrufunda çıkarma sebebini belirtmişse geçerlidir (TMK m.512). Aksi takdirde, mirastan uzaklaştırılan kişi, tenkis davası açarak saklı payını alır. Mirasbırakanın mirasçılıktan çıkarma sebebi hususunda açık bir şekilde yanılması halinde, mirastan ıskat işlemi geçersiz olur.
Sebepler gerçekleşmiş olsa dahi mirasçılıktan çıkartıp çıkartmama, miras bırakanın iradesindedir. Mirasçılıktan çıkarma için miras bırakanın bu yöndeki açık iradesi gerekir. Mirasçılıktan çıkarma ölüme bağlı bir tasarruf olduğundan vasiyetname veya miras sözleşmesi ile yapılır. Miras bırakanın iradesi de bu yollardan biri ile açığa vurulmalıdır.
TMK' nın 512/3. maddesinde "Sebebin varlığı ispat edilememiş veya çıkarma sebebi tasarrufta belirtilmemişse tasarruf, mirasçının saklı payı dışında yerine getirilir; ancak, miras bırakan bu tasarrufu çıkarma sebebi hakkında düştüğü açık bir yanılma yüzünden yapmışsa, çıkarma geçersiz olur" düzenlemesine yer verilmiştir.
Yargıtay kararlarında belirtilen mirastan ıskat sebeplerine ek olarak bir de ölüme bağlı tasarruflara ilişkin genel iptal sebepleri vardır. Bunlar şekil, ehliyetsizlik, irade sakatlığı, hukuka ve ahlaka aykırılık olarak sayılabilir. Bu durumda yine iptal davası açılarak, mirastan çıkarma tasarrufu ortadan kaldırılabilir Mirastan ıskatın iptali davasını, mirastan çıkarılan mirasçı açar. Bu dava, mirasbırakanın kanuni mirasçılarına ve çıkarılanın varsa altsoyuna karşı açılır. İptal davası hangi sebeple açılırsa açılsın, başarılı olunduğu takdirde çıkartılan kişi miras payının tamamını alır. Davada ispat yükü ise genel kurala tabidir (TMK m.6, 512/2).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2. maddesi uyarınca, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, Asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması zorunludur.
“Bu yasal düzenlemeler doğrultusunda somut olaya gelince; Eldeki mirasçılıktan çıkarmanın iptali davasının asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekir. Mahkemece kamu düzeninden olan görev hususu re’sen gözetilerek uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken görevli olmayan sulh hukuk mahkemesince davanın esasının incelenip hükme bağlanması doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.” (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 15.02.2021 T., 2017/2506 E. , 2021/924 K.)
Miras bırakan başka türlü tasarrufta bulunmadıkça, ıskat edilen kimsenin miras payı, o kimse miras bırakandan önce ölmüş gibi, ıskat edilenin varsa altsoyuna yoksa miras bırakanın yasal mirasçılarına kalır (MK m.511/2).
Miras bırakanın çıkarılan mirasçının saklı payı üzerinde tasarrufta bulunması halinde, diğer mirasçıların paylarında bir değişiklik olmamakta, sadece miras bırakanın tasarruf oranı artmaktadır. MK m.511/3, bu duruma bir istisna getirmektedir. Bu durumda ıskat edilenin altsoyu kendisine halef olur ve kendi saklı payını alır.
Mirastan çıkarma tek taraflı ölüme bağlı tasarruf olduğu için genel olarak vasiyetname ile yapılır. Şüphesiz ki burada en önemli husus, geçerli çıkarma sebeplerinin vasiyetnamede açıkça belirtilmesidir. Aynı şekilde vasiyetnamenin hukuka uygun olması, şekli şartları taşıması, saklı payları zedelememesi gibi hususlara da dikkat edilmelidir. Aksi takdirde vasiyetnamenin iptali istenebilecektir.
Mirasçılıktan çıkarılan kimsenin altsoyu, o kimse miras bırakandan önce ölmüş gibi saklı payını isteyebilir (TMK m.511/3).
Miras bırakan aksi bir tasarrufta bulunmadıkça, çıkarılan kişinin miras payı, o kişi miras bırakandan önce ölmüş gibi, onun altsoyuna kalır. Eğer miras bırakanın mirastan çıkardığı çocuğunun yerini onun çocuğu almışsa, yani çocuğun yerini torunu almışsa, bu durumda tasarruf nisabında da değişiklik olmaz. Çünkü altsoy olmaları sebebiyle her ikisinin de saklı payı aynı, ½’dir.
“…somut olaya bakıldığında; miras bırakanın, vasiyetnameler ile kendisi ile annesinin rızası dışında evi terk ettiği, dönmesi için haber gönderilmesine rağmen gelmediği, tanımadıkları birisi ile kendisine ve annesine haber vermeden evlendiği, ağır hastalığa yakalanmasına ve haber gönderilmesine rağmen bakmayacağını, ilgilenmeyeceğini, eve gelmeyeceğini bildirdiği; bayramlarda ve diğer önemli günlerde yıllar boyu eve uğramadığı, telefonla aramadığı; boşandığı eşi ile birlikte nikâhsız olarak yaşadığı, son dönemde yapılan rica ve minnetler ile zoraki eve geldiği ancak ilgilenmediği yabancı biri gibi davrandığı; “yatacak mezar yeri var mı bu adamın” dediği; kiracılara özel hayatları ve geçmiş ile ilgili birtakım şeyler anlattığı, anne babasının kötü insanlar olduğunu söylediği, bu sebeple davacının ailevi görevlerini ağır bir şekilde ihlal ettiği gerekçesiyle, mirasçılıktan çıkardığı görülmektedir.
…bölge adliye mahkemesince, dinlenen tanık beyanlarına göre, dava konusu vasiyetnameler ile miras bırakanın davacı kızını mirastan çıkarma sebebi olarak ileri sürdüğü vakaların mirasçılıktan çıkarma sebebi sayılabilecek nitelik ve nicelikte bulunduğu, kısaca davacının anne ve babası olan miras bırakana karşı mükellef olduğu aile hukukundan doğan yükümlülüklerini büyük ve kusurlu davranışlarla yerine getirmediği gözetilerek karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.”(Yargıtay 3.Hukuk Dairesi T.26.01.2021, 2019/5571E., 2021/471K.)
“Somut olayda, mahkemece mirastan ıskat sebebi olarak gösterilen olayların kanıtlanamadığı kabul edildiğinden; TMK' nın 512/3. maddesi uyarınca ıskat sonucu ölüme bağlı tasarrufun mirasçının saklı payı dışında yerine getirilmesine karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesi ve tenkis hesaplaması yapılması doğru görülmemiş ve bu husus kararın bozulmasını gerektirmiş ise de yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
…Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün 1. fıkrasında yer alan ''KISMEN" ibaresinin çıkarılmasına, …vasiyetname ile yapılan ölüme bağlı tasarrufun mirasçının saklı payı dışında yerine getirilmesine” ibarelerinin yazılmasına ve hükmün HUMK' nun 438/7. maddesi gereğince DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA…“(Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 17.05.2021T., 2018/3342 E. , 2021/3230 K.)
“ Davacı; muris ...'nin…….düzenleme şeklinde (mirasçılıktan çıkarma) vasiyetnamesinin Karamürsel Sulh Hukuk Mahkemesi'nin….. sayılı dosyası ile açıldığını, muris ...'nin bu vasiyetname ile aile hukukundan doğan yükümlülükleri yerine getirmediğinden bahisle kendisini ve alt soyunu mirasçılıktan çıkardığını, mirasçılıktan çıkarma işleminin usul ve yasaya aykırı olduğunu, murisin akli melekelerinin yerinde olmadığını, vasiyetnamenin resmi şekil kurallarına riayet edilmeden yapıldığını, ayrıca davalıların baskı ve telkinleri sonucu mirasçılıktan çıkarma vasiyetinin düzenlendiğini, yasaya aykırı olarak alt soyunun da mirasçılıktan çıkarıldığını belirterek, Karamürsel Noterliğinin düzenleme şeklinde vasiyetnamenin (mirasçılıktan çıkarma) iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; dava dilekçesinde TMK' nın 510. maddesinde düzenlenen ıskat sebeplerine dayalı vasiyetnamenin iptalinin ileri sürülmediği, vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte murisin fiil ehliyetine haiz olduğu, vasiyetnamenin davalıların baskısı altında düzenlendiğinin davacı tarafça ispat edilemediği, vasiyetnamenin kanunda belirlenen şekle ve usule uygun olarak düzenlendiği, alt soyun mirastan çıkarılmasında da herhangi bir yasaya aykırılığın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Tüm bu hukuki açıklamalar ışığında somut olayda; dava dilekçesi incelendiğinde, mirasçılıktan çıkarma işleminin usul ve yasaya aykırı olduğu açıkça belirtilerek, düzenleme şeklinde vasiyetnamesinin (mirasçılıktan çıkarma) iptalinin talep edildiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece; hukuki niteleme görevi dikkate alınarak, Karamürsel Noterliğinin 26/02/2013 tarih ve 1907 yevmiye sayılı düzenleme şeklinde vasiyetname ile muris ... tarafından, kızı ... ve alt soyunun mirastan ıskat edildiği, ıskat sebeplerinin varlığını ispat yükünün davalı tarafta olduğu kabul edilerek, davalıya ıskat sebeplerinin varlığını ispat etme olanağı tanınmak suretiyle sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile mirastan ıskatın iptaline ilişkin bir dava bulunmadığı ve ispat yükünün davacı tarafta olduğu kabul edilip, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. …HMK ’nın 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA,…… oy birliği ile karar verildi.” (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 24.09.2020 T., 2020/2026 E. , 2020/4812 K.)
“Dava, vasiyetname yolu ile mirasçılıktan çıkarmaya (ıskata) ilişkin mirastan ıskat senedinin iptali isteğine ilişkindir…Davacılar vekili, müvekkillerinin miras bırakanı ...'ın müvekkillerini noterde yapılan düzenleme şeklinde vasiyetnameyle mirasından ıskat ettiğini, ancak vasiyetnamede ıskat sebebi olarak gösterilen olayların hiçbirinin gerçek olmadığını belirterek, miras bırakan tarafından düzenlenen vasiyetname yolu ile mirastan ıskatın iptaline karar verilmesini istemiştir…Davalılar vekili davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, mirastan ıskat sebeplerinin davalılar tarafından kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
…Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından, mirasçılıktan çıkarma (ıskat) sebeplerinin varlığı, davalılar (ıskattan yararlananlar) tarafından kanıtlanamamıştır. Bu durumda mahkemece, TMK'nın 512/3. maddesi uyarınca mirasçılıktan çıkarmaya yönelik ölüme bağlı tasarrufun, davacı mirasçının saklı payları dışında (mirasbırakanın tasarruf nisabı oranında) yerine getirileceği, başka bir ifade ile davacının saklı payını isteyebileceği düşünülmeden vasiyetnamenin tümden iptaline karar verilmesi doğru görülmemiş ise de; bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7.ç maddesi gereğince hüküm sonucunun düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.” (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 03.11.2020 T., 2016/16571 E., 2020/6746 K.)
|